Anayasa Mahkemesi (AYM) Gezi Parkı Davası’nda hakkında 18 yıl hapis cezası kararı verilen Can Atalay için bir kez daha “Hak İhlali” kararı verdi. Muhalif medya AYM’nin kararını okuyucularına “AYM meydan okudu” başlığıyla duyurdu!
AYM’nin kime meydan okuduğu sorusunun cevabı malum… Sadece bu başlık bile AYM’nin Can Atalay üzerinden seçilmiş iktidarla üstü kapalı bir bilek güreşine tutuştuğunun ispatıdır.
AYM Başkanı iki gün önce Hâkim ve Savcı adaylarına “Uzaktan kumandalı yargı da yargıç da olmaz” diye nasihatte bulunuyor! Ardından AYM, Anayasanın dokunulmazlığa ilişkin 14. Maddesini hiçe sayarak mutlak terör suçu işlemiş tüm şüphelilere TBMM yolunu açan bir karar alıyor! Oysa Can Atalay’ın cezası Yargıtay tarafından onanmış. AYM, Yargıtay’ın kesin hükmünü, yani Anayasayı yok sayıyor.
AYM Başkanı uzaktan kumandalı yargı derken neyi kastediyor bilmem. Ama AYM’nin Can Atalay kararı hukuki olmaktan çok siyasi bir karar gibi duruyor. AYM’nin elinde görüşülmeyi bekleyen tam 129 bin 140 bireysel başvuru dosyası var. İçlerinden bazılarına 10 yıldır sıra gelmemiş. Ama AYM hiçbir dosyaya göstermediği özeni Can Atalay dosyasına gösteriyor! Acaba neden?
Yüz binin üzerinde hak ihlali iddiasıyla yapılan başvuru öylece dururken, AYM sürekli Can Atalay mesaisinde! AYM istediği zaman bu kadar hızlı olabiliyorsa 129 bin 140 bireysel başvuru dosyasını neden bekletiyor? AYM Başkanı 10 yıldır dosyalarının görüşülmesini bekleyen insanlara yapılan haksızlıkla ilgili de bir açıklama yapsa keşke.
Sonuç: Anayasanın 14.Maddesinin son fıkrası “Milli Güvenliğe aykırı fiillerin yaptırımı kanunla belirlenir” diyor. AYM ise “14.Maddede milli güvenliğe aykırı fiiller kanun koyucu tarafından belirlenmemiş” gerekçesiyle bu suçları işleyenlerin dokunulmazlıktan yararlanacağını savunuyor! Oysa bu fillerin yaptırımları Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda açıkça yazıyor.
AYM, Can Atalay kararı ile yargıya, TBMM’ye, yürütmeye hem ayar hem de istikamet vermeye çalışıyor. Üstelik bunu ilk kez de yapmıyor. Bknz: Yargıtay Başsavcılığının HDP’ye yapılacak Hazine yardımına bloke konulması talebinin AYM tarafından reddedilmesi. Seçime kendi adıyla bile girmeyen partinin 400 milyon lira Hazine yardımı alması bu sayede mümkün oldu!
Plastik kelepçeli ihale mi!
Davul- zurna.
Güreşçi ayakkabısı…
Basketbol ve futbol topu…
Tenis raketi…
80 kiloluk kurbanlık koç…
Plastik kelepçe!
Adana Büyükşehir Belediyesi’nin 9 Ocak 2024’te gerçekleştireceği “Organizasyon Hizmeti” ihalesinde alınacağı duyurulan 101 kalemden bazıları!
Hepsi tamam da bir belediye neden plastik kelepçe alır ki!
Adana’daki tuhaflıklar keşke plastik kelepçeyle sınırlı kalsa. Belediyeye ihaleye fesat karıştırma ve rüşvet operasyonu kapsamında operasyon düzenleniyor. Aralarında Büyükşehir Belediye Başkanının Başdanışmanın da olduğu 10 kişi gözaltına alınıyor!
Normal şartlar altında CHP yönetiminin belediye başkanına “Ne oluyor Adana’da?” diye sorması lazım değil mi? Peki onlar ne yapıyor?
Bir genel başkan yardımcısı Adana’ya gidiyor ve yolsuzlukla suçlanan başkanı yeniden aday yapacaklarını ilan ediyor!
Başkan’ın açıklaması daha da enteresan… ”Biz birilerine para kazandırmak için buraya gelmedik. Görevimizi Atatürk’e layık olmak için yapıyoruz!”
Şundan hiç şüpheniz olmasın… Sıkıştıkları anda Atatürk’ü anıyorlarsa muhakkak gizlemeye çalıştıkları bir şeyler vardır.
Şimdilik uzatmayalım… Konu artık yargıda… Eğer bir yolsuzluk söz konusuyla gereği yapılır. Ama kimse Atatürk’ün ardına sığınıp kimsenin aklıyla dalga geçmesin.
Adama sorarlar…
Madem milletin parasını layıkıyla koruyorsunuz bu ihalelerde aldığınız tuhaf şeyler ne?
En son 100 milyon liralık “Otobüs Bakım Onarım İhalesi” yaptınız. Bu belediyenin kasasından günlük 274 bin lira bakım gideri çıktığı anlamına gelir. Bu rakam normal mi?
Belediyenin yaptığı Tanıtım ve Duyuru Hizmeti, Organizasyon, Kültürel Hizmetler ve kutlama adı altındaki ihaleleri sürekli aynı firmaların kazandığı iddiası doğru mu?
Bu sorulara bir cevabınız varsa yollayın. Buradan yazalım…