Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Takvimler 1840’ı gösterdiğinde, Ağrı’da büyük bir afet yaşandı. 2 Temmuz günü Ağrı’da meydana gelen depremin hemen ardından bazı patlamalar olduğu kaydedildi. Ahura Köyü’nün tamamen yok olmasına neden olan felaketin ardından yerde oluşan çatlaklardan küllü dumanlar çıktı ve Ağrı Dağı’ndan sıcak magmanın ısıttığı sular püskürdü. ‘Freatik patlama’ diye adlandırılan bu olay bölgede yaşayanların ölümüne veya orayı terk etmelerine sebep oldu. 1840’ta peş peşe yaşanan deprem ve patlamalar aslında bölge için ne ilk ne de sondu. Son günlerde Prof. Övgün Ahmet Ercan’ın da Tendürek Dağı’nın, Türkiye’de depremli patlatma yapabilecek en diri yanardağ olduğuna dair açıklamaları akıllara yepyeni sorular getirdi. Peki, gerçekten depremle yanardağ patlaması arasında bir ilişki var mı? Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal ve Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Afet Yönetimi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen konuya ilişkin detayları Milliyet.com.tr ile paylaştı.
Türkiye Yanardağ Haritası
1840’TA AĞRI’DA NE OLDU?
2 Temmuz 1840 günü merkez üssü Ağrı olan 7.4 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş ve sonrasında yaşanan olaylar tarihi kayıtlara ‘patlama’ ifadeleri kullanılarak kaydedilmişti. Toplamda 10 bin kişinin hayatını kaybettiği depremin ardından felaketler peş peşe geldi. Önce bazı noktalarda toprak kayması yaşandı, sonra tamamen yok olacak Ahura Köyü (bugünlerde Yenidoğan Köyü) yakınlarında patlamalar oldu. Depremin merkez üssü Ağrı Doğubayazıt ile ilgili dikkat çeken detay ise hem Ağrı hem de Tendürek Yanardağlarının arasında kalan bir noktada bulunmasıydı. Sınırları içinde 2 yanardağ olan Ağrı ili ise 1840 (Ağrı Dağı), 1855 (Tendürek Dağı) yıllarında Türkiye’nin son volkanik patlamalarının da yaşandığı yerdi. Doç. Dr. Bülent Özmen de konuyla ilgili yapılan çalışmaları örnek vererek şu açıklamada bulundu:
“Bu olayın nedenlerinin belirsiz olduğu yönünde çalışmalar yapılmış. Roberto Sergio Azzoni yaptığı çalışmada, ‘1840 yılındaki bir deprem ani bir volkanik patlamayı tetiklemiş, bu da buzul buzunun ve dağ karlarının hızla erimesine yol açtı. Ahora Boğazı boyunca köyleri sular altında bırakarak önemli miktarda çamur ve buz akışına neden oldu. Lahar olarak yorumladığımız su baskını, yanardağın eteklerinde geniş bir alüvyon yelpazesi biriktirdi’ yönünde yorumda bulunmuştur.”
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, geçtiğimiz günlerde volkanik faaliyetlerinin takip edilmesi için o bölgeye şu sözlerle dikkat çekmişti: “Ağrı, Van-Çaldıran sınırındaki Tendürek Yanardağı 250 bin yıldır gelişmektedir.1597, 1657, 1855 son patlamalarıdır. Günümüzde gaz ile buhar çıkışlarını sürdürmektedir. Tendürek, Türkiye’de depremli patlatma yapabilecek en diri yanardağdır. Jeofizik dinleme ağı ivedi kurulmalıdır.”
SON PATLAMA HABERİ AĞRI’DAN
Deprem ve yanardağ ilişkisi de, tıpkı güneş tutulması ve deprem ilişkisinin tartışıldığı gibi sık sık gündeme gelen ve merak uyandıran konulardan biri olarak öne çıkıyor. Peki, uzmanlar bu konuda ne diyor?
Prof. Dr. Süleyman Pampal: Depremler ve volkanlar aynı mekanizmanın iki farklı ürünüdür. İkisinin nedeni de yer kabuğunu oluşturan levhaların yavaş hareketlerine bağlı olarak gelişen jeolojik süreçlerdir. Dünya haritasına bakıldığı zaman deprem üst merkezlerin yığılması sonucu oluşan deprem zincirlerinin levha sınırlarına paralel bir şekilde sıralandığı görülür. Aynı şekilde yanardağ zincirlerinin bu zincirlere paralel bir şekilde sıralandığı ve birbirine çok yakın olduğu görülür. Uzaklaşan okyanus ortası yarıklar ve sırtlar, yaklaşan (çarpışan) ve birbirinin yanından kayarak uzaklaşan (transform faylar) depremleri üretir. Yanardağlar ise bunu izleyen süreçte faaliyete geçer. Yanardağ patlamadan önce lavlar yeryüzüne doğru yükselirken gerçekleşen fiziksel ve kimyasal olaylar nedeniyle çok sayıda deprem ve depremcik olur ki bunlar genellikle hasar yapmazlar. Yanardağın patlayacağını haber verdikleri için bunlara ‘haberci depremler’ denir. Bunlar yanardağ çevresiyle sınırlı ve hasar yapmayan depremlerdir. Birbirini tetiklemesi söz konusu değildir. Depremlerin büyük çoğunluğu ile yanardağların ilişkisi yoktur. Volkanik depremleri abartmaya da gerek yoktur.
Türkiye’de yaşanan son volkanik patlama 1855 yılında Tendürek Dağı’nda gerçekleşti. O tarihten 15 yıl önce yine Ağrı’da 2 Temmuz 1840’ta yaşanan depremin ardından bu kez Ağrı Dağı’ndaki patlamada bin 900 kişinin öldüğünün iddia edildi. Freatik patlamayla gündeme gelen Ağrı’nın ardından Anadolu’dan da yanardağ alarmı gelince uzmanlar durumu incelemek üzere bölgeye gitti. 2021 yılında en son M.Ö. 6600’de patlayan Hasan Dağı’nda benzer hareketlilik yaşandı. Uzmanlar Hasan Dağı’ndaki hareketliliğe ilişkin, “Gaz çıkışı yok, su buharı çıkışı var” açıklamasını yaptı.
YANARDAĞ MI DEPREMDEN, DEPREM Mİ YANARDAĞDAN?
Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan ilişkisi çok tartışılan ve genellikle cevapsız kalan sorularla dolu bir beyin fırtınasını beraberinde getiriyor. Yanardağlarda da durum çift taraflı olabiliyor. Uzmanlar da yanardağların mı depremden, depremlerin mi yanardağlardan tetiklendiği sorularını cevapladı.
Prof. Dr. Süleyman Pampal: Yanardağ faaliyetinin dinamiği farklıdır. Ancak yanardağın içindeki lavlar yeryüzüne yaklaşırken birtakım deprem aktivitesine neden olur. Bu depremler yıkıcı etki yaratmaz. En son İzlanda’da bu türden etkinlikler söz konusu oldu. Ancak yanardağlar, özellikle de ‘mega volkanlar’ denilen volkanik faaliyetler depremlerden çok daha büyük kayıplara neden olabilir. Dünyada bunun örnekleri vardır.
Ağrı Dağı
Doç. Dr. Bülent Özmen: Depremlerin yanardağları etkileme olasılığı vardır. Ancak bu bir deprem nedeniyle kesinlikle volkanik patlama da olacak anlamına gelmez. Son yıllarda yapılan çalışmalar, 8’den büyük depremlerden sonra bazı volkanik kuşaklarda volkan etkinliğinin arttığına dair veriler sunuyor. Şu anda kesin kanıt olmasa da teorik olarak büyük bir depremden sonra yanardağ etkinliğinin artma olasılığı vardır. Eğer zaten patlamaya hazır bir yanardağ varsa bunun büyük bir depremden sonra tetiklenerek düşük olasılık olsa da patlama olasılığı vardır. Yani bir depremin volkanik patlamayı tetikleyebilmesi için depremin büyüklüğünün çok olması ve volkanın zaten patlamaya hazır olması gerekir. Yapılan araştırmalara göre küçük ve orta büyüklükte bir depremin volkanik patlamayı tetiklemesi mümkün görülüyor.
‘ÇALDIRAN FAYI’NIN TENDÜREK’İ ETKİLEME OLASILIĞI YOK’
Ağrı, birbirine çok yakın iki yanardağa sahip olması dolayısıyla dikkat çekiyor. “Bölgedeki fay hatları volkanik faaliyetlere sebep olabilir mi?” sorusu gündeme geldiğinde ise uzmanlar yanardağların güneyindeki Çaldıran Fayı’nı şöyle yorumladı:
Doç. Dr. Bülent Özmen: Teorik olarak büyük bir depremin hemen yakınındaki aktif volkanları tetikleme olasılığı olsa da diri fayların olduğu yerde bir deprem olduktan sonra volkanların kesin bir şekilde aktif olacağını söylemek çok zordur. Dolayısıyla Çaldıran Fayı’nda meydana gelecek bir depremin Tendürek Yanardağı’nı patlatma olasılığı yok denecek kadar azdır.
Prof. Dr. Süleyman Pampal: Tendürek Dağı ile Çaldıran Fayı’nı oluşum mekanizması farklıdır. Çaldıran Fayı tarihsel ve aletsel dönemde birçok kez kırılıp deprem üretmiştir ama Tendürek Dağı’nı etkilememiştir. Aynı şekilde Tendürek de depremi etkilemez.
Tendürek Dağı
Son olarak Prof. Dr. Pampal, Türkiye’deki bazı yanardağların faaliyet durumuna şu sözlerle açıklık getirdi: “Türkiye’nin en genç volkanları Ege’de Manisa civarında Kula yakında bulunur. Bunun dışında Doğu Anadolu bölgesinde, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu Bölgesi’nde çok sayıda aktif yanardağ vardır. Hasan Dağı, Ağrı, Tendürek, Erciyes ve Kapadokya bölgesindeki püskürmeler zikredilebilir. Ege ve Doğu Anadolu bölgesinde 300-350 yıl önce faaliyete geçmiş volkanlar vardır.”